Dünyada o kadar çok ses var ki kendi sesimizi kaybettik; artık duymaz hale geldik. Ve en kötüsü de, bu durumun farkında olmayışımız. Her yeni güne uyandığımızda zamanı yenmeye çalışıyoruz. Gün boyunca bir şeylere yetişmeye, gecikmemeye, zamanı kontrol etmeye uğraşıyoruz. Ama sonunda kenara çekilip durup baktığımızda, zamana kaybeden hep biz olmuşuz. Hem kendi sesimizi yitirmişiz hem de zamanı yakalayamamışız. En sessiz çığlık belki de budur: kendimize yabancılaşmak, uzaklaşmak ve bunu fark edememek.