19 Haziran 2025
12 Haziran 2025
04 Haziran 2025
02 Haziran 2025
…Ve belki de en önemlisi: büyümek, olanı olduğu gibi kabul edebilmek; hayatın akışına direnmeden, onunla birlikte akmayı öğrenmektir. Geçmişi değiştirme çabasından vazgeçip, şimdiye kök salmak ve geleceğe karşı yumuşak bir cesaretle durabilmektir.
Fakat insanın varoluşunu asıl derinleştiren şey, yanında yürüyen bir başka bilinçtir. Yanımda yaşadığım insanın kalbime dokunuşu, yalnızca bir eşlik değil; bir aynalanmadır. Onunla birlikte büyümek, aynı zaman çizgisinde olgunlaşmak; zamana birlikte meydan okuyabilmektir.
Hayatı birlikte düşünmek, birlikte hissetmek, dünyayı iki ayrı bedende ama tek bir yürekle algılayabilmektir. Kimi zaman bir bakış, kimi zaman bir dokunuşla dile gelmeyen şeyleri anlamak... Bu, sadece paylaşmak değil; birlikte var olmaktır.
O yüzden geçmişe değil, şimdiye bakmayı seçiyorum.
Çünkü gerçek zaman, birlikte hissedilen andır.
Ve insan, en çok yanında gerçekten "olan"la tamamlanır.
40'a Dair.
09 Mayıs 2025
02 Mayıs 2025
20 Nisan 2025
Bazı coğrafyalar için dünya sadece zor değil, aynı zamanda unutkan. En temel hakların bile tesadüflere emanet olduğu bir yer burası. Günlük hayatın bile sürekli yeniden inşa edilmesi gereken bir mücadeleye dönüştüğü, dengeden çok belirsizliğin sabit olduğu topraklar…
Peki bu girdaptan nasıl çıkarız?
30 Aralık 2024
01 Aralık 2024
Bazen her şeyi geride bırakıp başka bir hayata, örneğin bir ege kasabasına taşınmaya karar verirsin ve bu cesaret, seni büyütür. Evlenmeye karar verdiğinde, başka bir insanla hayatını birleştirme sorumluluğunu üstlenirken olgunlaşırsın. Boşanmayı seçtiğinde ise o zorlu sürecin getirdiği farkındalıkla bir kez daha büyürsün.
Ancak buradaki en önemli nokta, tüm bunların yalnızca başına gelen şeyler olmaması gerektiğidir. Hayatı akışına bırakmakla, bilinçli seçimler yaparak yaşamak arasında derin bir fark vardır. Sormak lazım: “Bu yolu ben mi çizdim, yoksa su kendi yolunu mu buldu?” Eğer seçimlerinin gerçekten sana ait olduğunu hissediyorsan, o zaman yaşamın iplerini eline almışsın demektir.
Hayat, seçimlerinle şekillenir. Ve insan, en çok kendi yolunu çizdiği zaman olgunlaşır.
25 Kasım 2024
İnsan yaşamı, her dönemiyle ayrı bir hikâye, ayrı bir arayıştır. Çocukluk, saf bir hayal dünyasının koruyucu kollarında şekillenir; maddi kaygılardan uzak, manevi sevginin sınırsız sıcaklığında bir yuva arayışı... Gençlik ise daha fırtınalıdır; arzuların peşinde koşarken, maddi kazanımlar bir güç ve özgürlük simgesi haline gelir. Ancak bu dönemde bile, ruhun derinliklerinde, anlam arayışının ince fısıltıları duyulur.
Yıllar geçtikçe, maddi başarıların parlak yüzeyi yerini bir iç sorgulamaya bırakır. Olgunluk dönemi, sahip olmanın ötesinde, olmanın anlam kazandığı zamandır. İnsan, artık sadece neyi başardığını değil, neyi hissettiğini sorgular. Zira paranın satın alamadığı şeyler, bir gün sessizce kalbin en ağır kefesine yerleşir: huzur, sevgi, anlam…
Sonunda insan, yaşamın bir matematik değil, bir şiir olduğunu anlar. (En azından bana göre) Maddi ve manevi değerler arasında bir denge kurma çabası, insan olmanın en kadim sınavıdır. Her yaş, ruhun bu dengeyi bulma çabasının başka bir perdesidir; kimisi kırılgan, kimisi cesur, ama her biri bir bütünün vazgeçilmez parçasıdır. Bu yüzden, her dönemi anlamla doldurmak, insanın kendisine verebileceği en büyük hediyedir.
08 Kasım 2024
06 Eylül 2024
İnsanı asıl zengin kılan, kalbine dokunan insanlar ve onlarla paylaştığın anılar. Sahip olduğun eşyalar, gezdiğin yerler zamanla silinip gidiyor; ama o anılar hep seninle kalıyor, seni sen yapıyor. Belki de en büyük miras, bu dünyada sevgiyle ve anlamlı anılarla iz bırakmaktır.
Çünkü hayat, varlığımızdan ziyade, ardımızda bıraktığımız hikâyelerde, paylaştığımız duygularda, biriktirdiğimiz o küçük, değerli anlarda saklı.
11 Ağustos 2024
25 Temmuz 2024
Birini kaybetmek, onu unutmak ya da sevmekten vazgeçmek anlamına gelmez. Sevgi, ölümün ötesinde de var olmaya devam eder. Bektaşi inancına göre, kaybettiğimiz kişinin ruhu bizimle olan bağını korur ve bizi izlemeye devam eder. Bu inanç, kayıplarla başa çıkmamıza ve onların hatıralarını yaşatmamıza yardımcı olur.
Bektaşi felsefesine göre, ölüm bir son değil, ruhun ve sevginin devam ettiği bir geçiştir. Ölümle birlikte fiziksel varlık sona erse de, ruhsal bağlar ve sevgi devam eder. Bu felsefe, kayıplarla başa çıkarken bize güç ve teselli verir. Sevdiğimiz kişiler fiziksel olarak yanımızda olmasalar da, anılarımızda ve kalbimizde yaşamaya devam ederler. Bu yüzden, onları unutmak ya da sevmekten vazgeçmek zorunda değiliz. Sevgi, ölümün ötesinde de varlığını sürdürür.